- değmemek
- v. (neg. form of değmek) touch, kiss, touch lightly, brush; bear, merit, worth, be worthy of, pay off, pay
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
attığı tırnağa değmemek — (bir şeyin veya bir kimsenin) tırnağına değmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kirpiği kirpiğine değmemek — hiç uyuyamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek — yol açtığı zarar, yaptığı iyilikten büyük olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnağına değmemek — (bir şeyin veya bir kimsenin) değerce ondan çok aşağı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaptığı hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek — zararı yararından çok olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek — sağladığı yarar, verdiği zararı karşılamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayakları yere değmemek — çok sevinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli eline değmemek — 1) herhangi bir yakınlaşma olmamak 2) birisiyle cinsel ilişkiye girmemiş olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük